26 Ocak 2016 Salı

Mars'a Yolculuğun Neresindeyiz?

Neredeyse her gün ülkelerden birinin yakın bir tarihte Ay'a, Mars'a veya başka bir gezegene insan göndereceğini okuyoruz veya duyuyoruz. Bu haberlerin gerçeklikle ne kadar alakası var?

Öncelikle, Ay'a veya Mars'a insan göndermek mümkün mü? Evet, mümkün. Ama daha önemli soru belki de “peki insanı geri getirmek mümkün mü?” olmalı, çünkü Aya'a giden birini geri getirmemiz mümkün olsa da Mars'a giden birini geri getirebilmemiz bugünkü teknolojimizle mümkün değil. Neden mümkün değil sorusunun cevabı gayet basit.

Herhangi bir nesneyi herhangi bir gezegenin yer çekiminden kurtarıp uzaya fırlatmak çok fazla yakıt gerektiriyor. Gerekli olan yakıtı ya çevreden sağlarsınız, ya da beraberinizde götürürsünüz. Ne Mars'ta ne de Ay'da yakıt olduğundan ve yakıt yapacak bir şey de bulanamayacağı için yakıtı buradan taşımak zorundayız. O zaman da hem astronotları, hem onları hayatta tutacak sistemleri hem de onları indikleri yerden geri fırlatacak sistemleri giderken Dünya'dan fırlatmamız gerekiyor. Bu kadar şeyi fırlatabilmek için de yeterli derecede kuvvetli roketlerimiz yok.

Aslında Ay'a gidip gelebilecek teknolojiye sahip olmamız zor değil, bunun da iki temel sebebi var: Ay yakın ve Ay'ın yer çekimi buradakinin altıda biri, yani oraya inen bir uzay aracını geri fırlatmak çok fazla yakıt gerektirmiyor. Ancak Mars hem uzak hem de yer çekimi Dünya'nın yüzde kırkı, yani geri fırlatmak için çok önemli miktarda yakıt gerekiyor. Bir de tabi o uzun yolculuk için epeyce hava, su ve gıda maddesini de beraberinizde Mars'a götürmek gerekiyor. Bu da Mars'a planlanacak çift yönlü bir seyahati neredeyse imkansız kılıyor.

O zaman sadece tek yönlü bir seyahat ihtimali kalıyor elimizde. O ihtimal de etik nedenlerden dolayı mümkün olmayabilir, çünkü gerekli olmayan bir durumda bile bile bir kişiyi ölüme gönderiyorsunuz. Her ne kadar basında ilgi uyandırsa da bu projeyi onaylayacak olan kuruluşların kanuni olarak kolay kabul edebilecekleri bir sonuç değil bu. Dolayısıyla ya o kişiyi götürüp getirirsiniz, ya da hiç göndermezsiniz.

Şimdiye kadarki düşüncemiz Mars'ı unutmak yönündeydi, hala da aynı düşünce egemen. Ancak başımızda küçük bir problem var: Dünya kaynak açısından her geçen gün sınırlarına dayanmaya başlıyor. Yani eskiden temiz su veya sıradan madenleri bulmak fazla bir maddi kaynak gerektirmiyordu, ama her geçen gün bu kaynaklar daha da hızlı tükendiğinden sıradan madenleri bulup çıkartmak gittikçe pahalı olmaya başladı. Bu noktada devletler değil ama özel şirketler gözlerini uzaya çevirmeye başladılar.

Bugün için 1969'da Ay'a insan gönderip geri getirmeyi başarmış olan ABD'nin bir insanı uzaya gönderme kapasitesi bulunmamaktadır. Sadece bilimsel amaçlarla veya teknolojik üstünlüğü kanıtlamak için yapılan bu seyahatleri bugün yapmak için gerekli maddi kaynak yoktur, bu nedenle de ABD uzaya insan gönderme teknolojisinden mahrumdur. Amerikalılar uzaya astronot göndermek istediklerinde Ruslar'a belirli bir ücret ödeyerek onların uzay araçlarını kullanmaktadırlar. Ruslar da özellikle son senelerde petrol ve doğal gaz fiyatlarındaki düşüşten fazlasıyla etkilendiklerinden bu konuya yaptıkları yatırımı önemli oranda azaltmışlardır. Geriye her geçen gün bu alanda daha da önemli atılımlar yapan Çin kalmaktadır. Çin uzay programını teknolojik gelişmişliğini herkese kanıtlamak için bir araç olarak gördüğünden bu alana önemli yatırım yapmakta ve hızla ilerlemektedir. Çinliler'in uzay programı da büyük bir gizlilik altında yürütüldüğünden, bir gün gelip de Çinli bir astronotun Ay'a gittiği duyulacak olursa şaşırmamak gerekir.

Yani bugün için durumumuz maddi zorluklar nedeniyle uzaya insan göndermeyi bırakmış olan ABD, gittikçe artan sıkıntılardan dolayı bu konuda çalışmayı bırakmak üzere olan Rusya ve kendini geliştirmeye çalışan Çin arasında sıkışmış durumdadır. Bu nedenle de basında okuduğunuz uzaya seyahat haberlerine fazla inanmamak gerekir.

Bu durumda elimizde sadece özel şirketler kalıyor. Özellikle ABD kendisi bu konuda teknoloji üretmek yerine uzaya gitmek için özel şirketlerin geliştirdikleri uzay araçlarından yararlanmanın planlarını yapıyor. Devlet bir uzay aracı yaptığında bunun maliyetine fazlasıyla önem vermese de özel şirketler maliyet konusunda çok hassas davranmak zorundalar. Bunun sonucu olarak da gelinen noktada maliyetleri azaltmak adına getirilen en önemli yenilik aynı uzay araçlarını tekrar tekrar kullanmaya dayanıyor. Bunu yapabilmek için de aynı uzay aracını uzaya atıldığı gibi yere indirebilmek gerekiyor.

Elektrikli araba üreten Tesla'nın kurucularından Elon Musk'ın kurduğu Space X şirketi bu konuda çalışan en ciddi şirket. Space X şimdilik ABD için uzay istasyonuna kargo taşıma ve uydu fırlatma işlerini yüklenmiş durumda ve uzaya insan gönderecek bir sistem üzerinde çalışıyor.

Yalnız, “uzaya insan göndermek” denildiği zaman dikkatli konuşmak gerekiyor çünkü epey sayıda şirket “uzaya insan göndermek” sloganıyla yola çıkmış durumda. Uzaya üç değişik şekilde insan gönderebilirsiniz:

İnsanları roketle Dünya'nın yuvarlaklığını tepeden görecek kadar yükseğe fırlatıp geri indirirsiniz (Virgin Galactic bunu yapmayı hedefliyor). Burada çıkılan yükseklik sadece birkaç yüz kilometre. Bu yükseklikte daha atmosferin dışına çıktığımız bile söylenemez.
İnsanları roketle Dünya'nın yörüngesine girecek kadar yükseğe çıkartıp ya Dünya'nın etrafından tur attırırsınız ya da Dünya'nın etrafında dönmekte olan Uluslararası Uzay İstasyonu'na taşırsınız (bunu düzenli olarak Ruslar yapıyor, birkaç kere Çinliler yapmayı başardı, şimdi de Space X yapmaya çalışıyor). Burada çıkılan yükseklik sadece yerden 400 km kadar, ama atmosferin hemen dışına çıktığınız söylenebilir.
İnsanları gerçekten roketle Dünya'nın çekim alanından çıkartırsınız (bunu yapabilen yok, yapmaya çalışan da yok).

Bu alandaki en önemli gelişmeler geçtiğimiz haftalarda yaşandı. Space X üst üste değişik denemeleri (neredeyse) başarıyla tamamladı. Space X 21 Aralık 2015'te ilk defa uzaya gönderdiği bir roketi tekrar dik olarak Dünya'ya indirmeyi başardı.


Ama belki daha da önemlisi, hemen aynı roketi tekrar uçuş için hazırlayıp 17 Ocak 2016'da tekrar uzaya gönderdi ve böylelikle roketlerinin tekrar kullanılabilirliğini kanıtlamış oldu. NASA'nın deniz seviyesindeki değişiklikleri ölçen uydusunu uzaya yerleştirdikten sonra Dünya'ya dönen Falcon 9 model roketi bu sefer de kara yerine denizdeki bir geminin üzerine indirmeyi denediler. Roket güzelce geminin üzerine indi, ancak dengesini sağlayamayarak devrildi. Denize indirmeyi denemelerindeki esas amaç tehlikeli bir manevra olan geri inişi insanların yaşayabileceği karalardan uzak bir yerde gerçekleştirmek idi ve bunda neredeyse başarılı oldular.

Eğer Space X sürdürülebilir bir biçimde roketleri uzaya gönderip, geri indirip tekrar göndermeyi başarabilecek olursa, uzay çalışmalarında yeni bir döneme girilmiş olacak. Ama daha bu roketlerin içinde insanları yerden 400 km yukarıya göndermeye çok var ve unutmayın Ay bizden 400 bin km uzakta, Mars ise en yakın olduğu zamanda 60 milyon km.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder