Amerikalılarla
Ruslar arasındaki uzay yarışı konusunda bilmemiz gereken çok
önemli noktalar var. Bu yarışın en önemli özelliği
tüm dünyanın gözü önünde cereyan ediyor olmasıdır. Soğuk
Savaş’ın
en kızıştığı
zamanlarda
Amerika'da Rus casusları, Rusya'da da Amerikan casusları cirit
atıyordu. Bu nedenle Amerikalıların Ruslardan gizli bir şey
yapabilmeleri çok zordu. Aynı
zamanda diğer tüm ülkelerin de gözü Amerikalıların ve Rusların
üzerindeydi. Her iki ülke de bunu gayet iyi bildiklerinden başarılı
oldukları her şeyi dünyadaki diğer ülkelere duyurmaya
çalışıyorlardı. Uzay yarışı sırasında atılan her adım bir
reklam çalışması olarak tüm dünyaya naklen yayınlanıyor ve
hatta kaynağından duyulması sağlanıyordu. Bunu önce Ruslar
yapmıştı. Rusların uzaya ilk
gönderdiği
Sputnik uydusunun ABD üzerinden geçerken gönderdiği
sinyaller sadece Amerika'da değil dünyanın tüm ülkelerinde
sıradan radyo alıcıları tarafından dinlenebiliyordu. Yani
Sputnik uydusu hangi
ülkenin üzerinden geçiyorsa o ülke doğrudan Sputnik’in
gönderdiği sinyalleri dinleyebiliyordu. Bu
sinyallerin dinlenebilmesi bu iki ideolojinin teknik üstünlüklerini
diğer ülkelere ispat edip onları ikna etmelerinin bir aracıydı.
Bu nedenle Amerikalılar da aya uzay aracı gönderdiklerinde
aynısını yaptılar. Radyo dalgaları uzayda serbestçe yayılırlar.
Yani dünyada onları dinleme kapasitesine sahip olan herkes aya
giden uzay araçlarının gönderdikleri sinyalleri de dinlemeyi
beceriyorlardı.
Ayrıca
Aya ilk uzay aracı gönderen Amerikalılar değil Ruslardı. Lunik I
uzay aracı aya giderken onu nerede bulabilecekleri ve gönderdiği
sinyalleri nasıl dinleyebilecekleri tüm dünyaya duyurulmuştu. Bu
nedenle gerek Rusların gerekse Amerikalıların tüm uzay araçları
dünyanın her tarafından takip edilebiliyordu.
Ne Amerikalılar
ne de Ruslar tek bir seferde Dünya’dan
kalkıp Ay’a
gittiler
Bu projeler bir sürü ara adımdan
oluşuyordu. Benzer
ara adımlar her iki ülke tarafından da aynı zamanda
yürütülmekteydi. Her iki
ülke de diğerinin adımlarını dikkatle takip etmek zorundaydı.
Rusların başlangıç
adımı Sputnik uydusundan sonra Yuri Gagarin’i ilk defa uzaya
göndermeyi başarmış olmalarıdır. Amerikalıların
başlangıç
adımı ise Mercury projesidir. Bu projede tek kişilik
bir uzay
aracını bir astronot ile beraber Dünya'nın
çevresinde döndürerek dünyaya geri döndürmeyi başardılar.
İkinci
adım ise Gemini
projesi idi.
Bu projede iki
astronot taşıyan
bir
uzay aracı Dünya'nın
yörüngesine gönderildi. Araç yörüngede dönerken astronotlardan
bir tanesi uzay aracını terk edip uzayda yürüyüş yapıyor ve
geri dönüyordu. Bu
adımı da başardıktan sonra Apollo projesi başladı. Apollo
projesinde üç astronot aynı uzay aracı ile uzaya fırlatılıyordu.
Ama Apollo 1’in
fırlatma denemelerinde
çok önemli bir kaza oldu ve
içindeki üç astronot öldü.
Bu kaza Apollo projesi için
önemli bir engel oluşturdu çünkü
Amerikalı politikacılar böyle bir kazanın tekrarının
halkla
ilişkiler açısından ne derece büyük bir felaket olduğunun
bilincindeydiler.
Bu nedenle daha sonraki adımlar çok daha dikkatli atıldı.
Apollo
8 Ay'ın etrafında ilk defa dönerek Dünya'nın
fotoğrafını bize ilk gönderen uzay aracı oldu. Bu fotoğrafın
iki açıdan büyük önemi var. Öncelikle bu fotoğraf modern çevre
hareketini
ateşleyen bir görüntü oluşturmuştur. Ama belki daha da önemlisi
bu
fotoğrafı Dünya'ya
gönderebilmek için Dünya'dan
bu
fotoğrafın çekilebileceği kadar uzaklaşmak gerekiyordu. Bu da
Amerikalıların gerçekten
aya gitmiş olduklarını kanıtlıyordu
Sıra
Apollo 11’e
geldiğinde
artık Amerikalılar ayın yüzeyine inmeye hazırdılar.
Amerikalıların Apollo 11’den
yaptıkları saatler süren
televizyon yayını bugün Amerikalıların aya inmemiş olduklarını
iddia eden çoğu
kişinin iddialarını
dayandırdıkları
noktadır.
Ancak
unutulmaması gereken, tüm
bu televizyon sinyalinin Ay’dan
bize geldiği ve aynı zamanda Ruslar tarafından da izlenmiş
olduğudur. Yani
Ruslar televizyon görüntülerini Amerikan kanallarından
değil Ay'a doğru tuttukları antenlerinden
de elde edebiliyorlardı.
İlginç değil mi sizce? Uzay savaşında yenilmiş olan taraf
Amerikalıların Ay’a inmiş olduklarını kabul ediyor ama kazanan
taraftaki Amerikalılar konuya şüpheyle yaklaşıyor.
Bu
problemi bir diğer
tarafına bakacak olursak, diyelim
ki Amerikalılar Ay'a
gitmediler ve Rusları ve diğer ulusları kandırmak için bunların
tamamını bir stüdyoda film olarak çektiler. Canlı
yayında gösterilecek ve
kesinlikle hatasız ve
inandırıcı olması
gereken bu filmi çekebilmek için
yüzlerce kişinin çalışması gerekir. Siz bugüne kadar hiç “o
filmin yapımında çalışmıştım”
diyen birini gördünüz mü? Yapımında
yüzlerce
kişinin çalışmış olduğu bir film hakkında
mutlaka birkaç kişi “ben
burada çalışmıştım”
lafını
ağzından kaçırmış olurdu. Hadi
diyelim ki duyulmasın diye bunların hepsini öldürdünüz. Ama o
zaman da “benim
yakınlarım bir filmin yapımında çalışıyordu, sonra da ortadan
kayboldu”
diyecek pek çok kişi bulunurdu.
Dolayısıyla
böyle bir filmin yapımı da kolay kolay değil.
Bunun
dışında uzayda yaşam ya
da uzay çalışmaları hakkında fazla şey bilmeyen insanları
basit yorumlarla kandırmaya çalışmak kolaydır. Mesela
görüntülerde hep Ay'daki bayrağın titrediği söylenir. Buradan
da hava olmayan ortamda bayrağın titreyemeyeceği, bu nedenle de
tüm ay projesinin kurgu olduğu çıkarımına varılır. Oysa ayda
bir bayrağa diktiğiniz an o bayrak sallanmaya
başladı ise
bir daha onun sallanmasını
durdurmak çok zordur çünkü hava olmadığından sizin
bıraktığınız gibi sallanmaya uzun süre devam eder.Bunun
gibi uzaydaki yaşamla ilgili olarak fazla
bilgisi olmayanların
ortaya attığı türlü saçmalık vardır. Bu saçmalıkları tek
tek ele alacak olursak hepsini bilimsel ve teknik olarak açıklamak
mümkündür. Ama
hepsinin ötesinde unutulmaması gereken bir tane önemli gerçek
vardır. O da
yarışı kaybetmiş olan Rusların Amerikalıların Ay’a
ayak basmamış olduklarına dair bir şüpheleri
bulunmamaktadır. Yani
Ruslar yenilgiyi kabul etmişken kazanan tarafın yani Amerikalıların
“biz
oraya gitmemiş olabiliriz”
demelerinin temelini anlamak gerçekten çok zor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder