1 Şubat 2016 Pazartesi

Amerikalılar gerçekten Ay'a gitti mi?

Amerikalılarla Ruslar arasındaki uzay yarışı konusunda bilmemiz gereken çok önemli noktalar var. Bu yarışın en önemli özelliği tüm dünyanın gözü önünde cereyan ediyor olmasıdır. Soğuk Savaşın en kızıştığı zamanlarda Amerika'da Rus casusları, Rusya'da da Amerikan casusları cirit atıyordu. Bu nedenle Amerikalıların Ruslardan gizli bir şey yapabilmeleri çok zordu. Aynı zamanda diğer tüm ülkelerin de gözü Amerikalıların ve Rusların üzerindeydi. Her iki ülke de bunu gayet iyi bildiklerinden başarılı oldukları her şeyi dünyadaki diğer ülkelere duyurmaya çalışıyorlardı. Uzay yarışı sırasında atılan her adım bir reklam çalışması olarak tüm dünyaya naklen yayınlanıyor ve hatta kaynağından duyulması sağlanıyordu. Bunu önce Ruslar yapmıştı. Rusların uzaya ilk gönderdiği Sputnik uydusunun ABD üzerinden geçerken gönderdiği sinyaller sadece Amerika'da değil dünyanın tüm ülkelerinde sıradan radyo alıcıları tarafından dinlenebiliyordu. Yani Sputnik uydusu hangi ülkenin üzerinden geçiyorsa o ülke doğrudan Sputnik’in gönderdiği sinyalleri dinleyebiliyordu. Bu sinyallerin dinlenebilmesi bu iki ideolojinin teknik üstünlüklerini diğer ülkelere ispat edip onları ikna etmelerinin bir aracıydı. Bu nedenle Amerikalılar da aya uzay aracı gönderdiklerinde aynısını yaptılar. Radyo dalgaları uzayda serbestçe yayılırlar. Yani dünyada onları dinleme kapasitesine sahip olan herkes aya giden uzay araçlarının gönderdikleri sinyalleri de dinlemeyi beceriyorlardı.

Ayrıca Aya ilk uzay aracı gönderen Amerikalılar değil Ruslardı. Lunik I uzay aracı aya giderken onu nerede bulabilecekleri ve gönderdiği sinyalleri nasıl dinleyebilecekleri tüm dünyaya duyurulmuştu. Bu nedenle gerek Rusların gerekse Amerikalıların tüm uzay araçları dünyanın her tarafından takip edilebiliyordu.

Ne Amerikalılar ne de Ruslar tek bir seferde Dünyadan kalkıp Aya gittiler Bu projeler bir sürü ara adımdan oluşuyordu. Benzer ara adımlar her iki ülke tarafından da aynı zamanda yürütülmekteydi. Her iki ülke de diğerinin adımlarını dikkatle takip etmek zorundaydı. Rusların başlangıç adımı Sputnik uydusundan sonra Yuri Gagarin’i ilk defa uzaya göndermeyi başarmış olmalarıdır. Amerikalıların başlangıç adımı ise Mercury projesidir. Bu projede tek kişilik bir uzay aracını bir astronot ile beraber Dünya'nın çevresinde döndürerek dünyaya geri döndürmeyi başardılar. İkinci adım ise Gemini projesi idi. Bu projede iki astronot taşıyan bir uzay aracı Dünya'nın yörüngesine gönderildi. Araç yörüngede dönerken astronotlardan bir tanesi uzay aracını terk edip uzayda yürüyüş yapıyor ve geri dönüyordu. Bu adımı da başardıktan sonra Apollo projesi başladı. Apollo projesinde üç astronot aynı uzay aracı ile uzaya fırlatılıyordu. Ama Apollo 1’in fırlatma denemelerinde çok önemli bir kaza oldu ve içindeki üç astronot öldü. Bu kaza Apollo projesi için önemli bir engel oluşturdu çünkü Amerikalı politikacılar böyle bir kazanın tekran halkla ilişkiler açısından ne derece büyük bir felaket olduğunun bilincindeydiler. Bu nedenle daha sonraki adımlar çok daha dikkatli atıldı.

Apollo 8 Ay'ın etrafında ilk defa dönerek Dünya'nın fotoğrafını bize ilk gönderen uzay aracı oldu. Bu fotoğrafın iki açıdan büyük önemi var. Öncelikle bu fotoğraf modern çevre hareketini ateşleyen bir görüntü oluşturmuştur. Ama belki daha da önemlisi bu fotoğrafı Dünya'ya gönderebilmek için Dünya'dan bu fotoğrafın çekilebileceği kadar uzaklaşmak gerekiyordu. Bu da Amerikalıların gerçekten aya gitmiş olduklarını kanıtlıyordu Sıra Apollo 11e geldiğinde artık Amerikalılar ayın yüzeyine inmeye hazırdılar. Amerikalıların Apollo 11’den yaptıkları saatler süren televizyon yayını bugün Amerikalıların aya inmemiş olduklarını iddia eden çoğu kişinin iddialarını dayandırdıkları noktadır. Ancak unutulmaması gereken, tüm bu televizyon sinyalinin Aydan bize geldiği ve aynı zamanda Ruslar tarafından da izlenmiş olduğudur. Yani Ruslar televizyon görüntülerini Amerikan kanallarından değil Ay'a doğru tuttukları antenlerinden de elde edebiliyorlardı.

İlginç değil mi sizce? Uzay savaşında yenilmiş olan taraf Amerikalıların Ay’a inmiş olduklarını kabul ediyor ama kazanan taraftaki Amerikalılar konuya şüpheyle yaklaşıyor.

Bu problemi bir diğer tarafına bakacak olursak, diyelim ki Amerikalılar Ay'a gitmediler ve Rusları ve diğer ulusları kandırmak için bunların tamamını bir stüdyoda film olarak çektiler. Canlı yayında gösterilecek ve kesinlikle hatasız ve inandırıcı olması gereken bu filmi çekebilmek için yüzlerce kişinin çalışması gerekir. Siz bugüne kadar hiç “o filmin yapımında çalışmıştım diyen birini gördünüz mü? Yapımında yüzlerce kişinin çalışmış olduğu bir film hakkında mutlaka birkaç kişi “ben burada çalışmıştım lafını ağzından kaçırmış olurdu. Hadi diyelim ki duyulmasın diye bunların hepsini öldürdünüz. Ama o zaman da benim yakınlarım bir filmin yapımında çalışıyordu, sonra da ortadan kayboldu diyecek pek çok kişi bulunurdu. Dolayısıyla böyle bir filmin yapımı da kolay kolay değil.


Bunun dışında uzayda yaşam ya da uzay çalışmaları hakkında fazla şey bilmeyen insanları basit yorumlarla kandırmaya çalışmak kolaydır. Mesela görüntülerde hep Ay'daki bayrağın titrediği söylenir. Buradan da hava olmayan ortamda bayrağın titreyemeyeceği, bu nedenle de tüm ay projesinin kurgu olduğu çıkarımına varılır. Oysa ayda bir bayrağa diktiğiniz an o bayrak sallanmaya başladı ise bir daha onun sallanmasını durdurmak çok zordur çünkü hava olmadığından sizin bıraktığınız gibi sallanmaya uzun süre devam eder.Bunun gibi uzaydaki yaşamla ilgili olarak fazla bilgisi olmayanların ortaya attığı türlü saçmalık vardır. Bu saçmalıkları tek tek ele alacak olursak hepsini bilimsel ve teknik olarak açıklamak mümkündür. Ama hepsinin ötesinde unutulmaması gereken bir tane önemli gerçek vardır. O da yarışı kaybetmiş olan Rusların Amerikalıların Aya ayak basmamış olduklarına dair bir şüpheleri bulunmamaktadır. Yani Ruslar yenilgiyi kabul etmişken kazanan tarafın yani Amerikalıların biz oraya gitmemiş olabiliriz demelerinin temelini anlamak gerçekten çok zor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder